Ankara'nın Kalbindeki Eğitim Krizi: ODTÜ Yurdundaki İnsanlık Dışı Şartlar ve Gençlerin Çığlığı

Milletvekili Deniz Demir’in son açıklamaları, Türkiye’nin eğitim sistemi ve gençlik politikaları üzerine ciddi soruları gündeme getiriyor. ODTÜ gibi Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden birinde yaşanan yurt sorunları, gençlerin geleceğine yönelik endişeleri artırıyor.

Ülkemizin gözde eğitim kurumlarından biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin yurtlarında yaşananlar, öğrenciler için adeta bir insanlık sınavı niteliğinde. Deprem felaketinden sonra tahsis edilen yurtlarda öğrencilerin yaşam mücadelesi, eğitim sistemindeki derin çatlakları gözler önüne seriyor.

Depremzedelerin Çığlığı: İnsan Onuruna Yakışır Barınma Hakkı

Deprem gibi büyük bir travmayı atlatmış öğrencilere sunulan koşullar, sadece bir barınma sorunu değil, aynı zamanda bir insan hakları meselesi. Milletvekili Demir’in vurguladığı gibi, bu gençlerin yurt sorununun acilen çözülmesi gerekiyor.

Üniversite Yönetiminin Tavrı: Öğrencilere Karşı Duyarsızlık

Üniversite yönetiminin öğrencilerin barınma krizine karşı takındığı tutum ve onurlarını zedeleyici ifadeler, toplumun her kesiminden tepki topluyor. Öğrencilerin yalnızca eğitim hakları değil, aynı zamanda yaşam kaliteleri de tehlike altında.

Konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı;

”Lafa gelince “Gençler bizim geleceğimiz, en kıymetli varlıklarımız, geleceğimizin teminatı.” ama gerçekte öyle mi? Sizlere birkaç fotoğraf göstermek istiyorum: Bu fotoğraflar ülkemizin en gözde üniversitelerinden biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesine ait bir yurttan. Burada bir insan nasıl duş alabilir? Ülkemizde yaşanan deprem felaketinden sonra depremzede öğrencilere tahsis edilen ve adı “yurt” olan bu harabe yapıda öğrenciler hayata tutunmaya çalışıyor.

Deprem gibi büyük bir travmayı yaşamış öğrencilere reva görülen bu yurt büyük bir rezilliktir. Depremzede öğrencisini barındıramayan bir ülkede Gençlik Fonu kurulsa ne olur, kurulmasa ne olur. Türkiye Yüzyılı bu muydu? Şu rezalete bir bakın; binada tesisat bozuk, her yer nem içinde; tıkanmış duş, giderleri, bozuk sifonlar, patlayan su boruları… Buraya sağlam giren sağlıklı bir insanın hayatta kalması bile büyük bir mucize. 3 kişilik odalarda 8 kişi kalıyor, hapishane şartlarından bile daha ağır.

Burası Ankara, Türkiye’nin başkenti ve en gözde üniversitemiz; vay hâlimize. İş mezuniyete, yasaklamaya gelince aslan kesilen üniversite yönetimi öğrencilerin barınma krizine karşı üç maymunu oynuyor, onurlarını zedeleyici laflar ediyor. Neymiş efendim? “Depremzede olmazsanız bunu bile bulamazsınız.” Yazıklar olsun böyle yönetime! Zerre utanması olmayan bu ifadeleri kullanmaz, kullanamaz.

Bir an önce depremzede bu genç kardeşlerimizin yurt sorunu çözülmeli ve insan onuruna yakışır bir konaklama alanı tahsis edilmelidir.” dedi.