Avro Bölgesi’nde Kredi Büyümesi Tarihi Düşük Seviyelerde

Avro Bölgesi’nde bankaların hane halkına verdiği krediler, Ağustos 2023’te yıllık bazda %1 artış göstererek Ağustos 2015’ten bu yana en düşük büyüme oranını gösterdi. Bu durum, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) benzeri görülmemiş politikasına rağmen kredi talebinde devam eden yavaşlamanın ve son aylarda uygulanan sıkılaştırma tedbirlerinin bir sonucu olarak görülüyor.

ECB, pandemi nedeniyle ekonomiyi desteklemek için faiz oranlarını rekor düşük seviyelerde tutuyor ve bankalara ucuz kredi sağlıyor. Ancak bu önlemler, kredi büyümesini canlandırmak için yeterli olmuyor. ECB Başkanı Christine Lagarde, geçen hafta yaptığı açıklamada, kredi talebinin zayıf seyrinin hem tüketici hem de yatırım harcamalarının toparlanmasını geciktirdiğini söyledi.

Şirketlere Verilen Kredilerde de Keskin Yavaşlama

Hane halkına verilen kredilerdeki büyüme yavaşlamasının yanı sıra, şirketlere verilen kredilerdeki büyüme de keskin bir şekilde düştü. Ağustos ayında şirketlere verilen kredilerdeki büyüme %0,6 ile Aralık 2015’ten bu yana en düşük seviyeyi temsil etti. Bu durum, şirketlerin pandemi sonrası belirsizlikler nedeniyle yatırım yapmaktan kaçındığını ve nakit rezervlerini korumayı tercih ettiğini gösteriyor.

Hem haneleri hem de finansal olmayan şirketleri kapsayan genel özel sektör kredi büyümesi de Ağustos ayında Eylül 2015’ten bu yana en zayıf hızı olan %0,6’ya geriledi. Bu rakamlar, Avro Bölgesi’nde ekonomik toparlanmanın henüz sağlam bir zemin bulamadığını ve ECB’nin parasal genişlemeye devam etmesinin gerektiğini ortaya koyuyor.

Kredi Büyümesindeki Beklentiler

Küresel makro modelleri ve analistlerin beklentilerine göre, Avro Bölgesi’nde kredi büyümesinin bu çeyrek sonunda %1,10 olması bekleniyor. Uzun vadede, ekonometrik modellerimize göre Avro Bölgesi Hanehalkı Kredi Büyümesinin 2024 yılında %1,80, 2025 yılında ise %2,20 civarında seyretmesi öngörülüyor.

Bu beklentiler, ECB’nin faiz oranlarını en az 2024 ortasına kadar sabit tutacağı ve varlık alım programını da en az Mart 2024’e kadar sürdüreceği varsayımına dayanıyor. Ancak bu senaryo, pandeminin seyrine, aşılanma oranına, yeni varyantlara ve ekonomik politikalara bağlı olarak değişebilir.