Enflasyon, Döviz ve Vergi Politikaları Üzerine Erhan Usta'nın Görüşleri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bu makale, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın Türkiye’nin ekonomik durumu ve politikaları hakkında yaptığı açıklamaları derinlemesine inceliyor. Usta, Türkiye’nin enflasyon oranları ve döviz kurları ile ilgili endişelerini dile getirerek, bu durumların Türk Lirası’nın reel değerini nasıl etkilediğini tartışıyor. Ayrıca, eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in vergi politikaları ve kurumlar vergisi hakkındaki görüşlerini ele alıyor.

Usta, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında Vergi Rekabet Endeksi’nde yüksek sıralarda yer almasını ve bunun ekonomik politikalarla olan ilişkisini inceliyor. Ayrıca, hükümetin döviz kazandıran sektörlere vergi istisnaları sunarak yatırımları teşvik etme çabalarını ve bunların potansiyel etkilerini tartışıyor. Usta, Türkiye’nin ekonomik geleceğini güvence altına almak için faiz politikaları ve yapısal reformların önemine vurgu yapıyor. Konuya ilişkin şu çok çarpıcı açıklamalarda bulundu;

”Bir örnek vereyim bakın size. Şimdi enflasyonunuz ne kadar yüksek olursa paranızın reel olarak değer kazanma ihtimali o kadar yüksek. Diyelim ki önümüzdeki dönem için Türkiye’de enflasyon yüzde 40, Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 3, ikisinin enflasyon farkını aldığın zaman yüzde 35,9 yapar, tamam mı? Bunun anlamı da bugün kura 29 lira dersek, kur 39,4 liranın altında olursa önümüzdeki bir yıl içerisinde…

Bakın, 29’dan 39’a çıkıyor, bunun 39,4’ün altında olduğu anda Türk lirası değer kazanıyor. Söylediği şeyin anlamı zaten ciddi bir kur artışı olacağı. O zaman enflasyonu yüzde 100 yapalım, kur artışı da yüzde 100’e kadar olsun ama buna rağmen Türk lirası reel olarak değer kazansın. Böyle bir mantık olabilir mi? Bu kafayla mı bu ülke yönetiliyor. Bunu anlamak mümkün değil. Tamam, bunlar vardır iktisatta ama yani bunun neresinden tutarak bu işe nasıl bakıyorlar ben bunu anlayabilmiş değilim hakikaten. Mehmet Şimşek’ten de bir kısım inciler var. Şimdi, Hükûmet ne diyor?

Hükûmet, orta vadeli programda diyor ki: “Vergi istisna ve muafiyetlerini azaltacağız.” Doğru bir politika, bunu İYİ Parti olarak biz de diyoruz, tamam mı. Ama şimdi Mehmet Şimşek şunu söylüyor, işte, yurt dışında müteahhitlik hizmetleri, yazılım şu bu hizmetlerden döviz elde edenlere mevcut kanunlar çerçevesinde dövizini Türkiye’ye getirmesi durumunda yüzde 50 kurumlar vergisinden istisna tanımlıyor. Anlatabildim mi? Yüzde 50.

Şimdi, bakın, gerekçe de şu: Dövizi ülkeye getirmesini teşvik etmek için. Ya, bir adam, bir Türk firması yurt dışında para kazanıyorsa normali nedir bunun? Ülkesine parasını getirmesi, burada daha fazla yatırım yapması, üretim yapması demektir. Ama güvensizliğin olduğu, mülkiyetin güvence altında olmadığı, her an paranıza çökebilme riskinin olduğu bir ülkede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, buradaki firma yurt dışındaki kazandığı geliri Türkiye’ye getirmiyor. Şimdi bunu teşvik etmek için yüzde 50 istisnayı yüzde 80’e çıkarıyorlar. Bunun anlamı ne biliyor musunuz?

Efektif kurumlar vergisi yüzde 5 demek arkadaşlar. Dünyanın neresinde böyle bir kurumlar vergisi var? Siz KDV’yi yüzde 18’den 20’ye çıkaracaksınız, ek motorlu taşıtlar vergisi alacaksınız, iğneden ipliğe fakir ve gariban vatandaşın vergilerini artıracaksınız; kurumlara da “Kurumlar vergisi size yüzde 5’e düşüyorum.” diyeceksiniz ve bunu şu andaki Hazine Bakanı söylüyor. Dediğim gibi amacı da yani gerekçesi de şu: O kazanılan dövizlerin Türkiye’ye getirilmesini teşvik etmemiş. Bu para Türkiye’ye niye gelmiyor? Bunun üzerinde düşünmeniz lazım.

Kök nedene inmeden hiçbir sorunu çözme imkânınız olmaz. Şimdi, yine Sayın Şimşek’in bir kısım şeyleri var, bir paylaşımında diyor ki “Türkiye 38 OECD ülkesinde arasında 7’nci sırada.” Neyde? Vergide Rekabet Endeksi’nde, bu mutluluğunu paylaşmış bizimle. Bunun anlamı ne biliyor musunuz arkadaşlar? Bir ülkede kurumlar vergisi ne kadar düşükse, sermaye üzerinde üzerinden alınan vergiler ne kadar düşükse bu Rekabet Endeksi’nde o ülkesinin sıralaması o kadar fazla oluyor. Veya işte KDV’yi yüksek KDV oranını ne kadar yüksek ve ne kadar yaygın tutarsanız yani mesela, 20’lik oranı ne kadar yaygınsa burada bu Endeks’te o kadar yüksek oluyor.

Yani zenginin veya zengin demeyeyim, hani bir sermaye karşıtı filan da değiliz ama her şeyin yakışığı var yani Türkiye hiçbir şeyde OECD’de ilk sıralarda yer almazken niye bu vergiye ilişkin Uluslararası Vergi Rekabet Endeksi’nde 7’nci sırada? Bunu düşünmek lazım ve bununla mutlu olmaması lazım. Bir yandan vasıtalı vergileri artıracaksınız, öbür taraftan da vergi istisnalarını azaltacaksınız. Mesela, diyor ki “Yabancı temettü üzerindeki vergiyi ne kadar sıfırlarsanız, ne kadar az alırsanız o kadar bu Rekabet Endeksi’nde yeriniz yükselir.”

Bunlar yanlış politikalardır, bu yanlış politikaların bedelini yine millete ödettirecekler. Ben buradan son kez ikaz ediyorum: Bu faiz politikasıyla Türkiye’nin bir yere gitmesi mümkün değildir. Bunların maliye politikası reformlarıyla yapısal reformlarla ve Türkiye’ye güven ve istikrarı temin ederek güçlendirilmesi lazım; başka türlü sonuç alma imkânı maalesef yoktur.” dedi. 

 

 
BİZİ TWİTTER'DAN TAKİP ET ►►►► https://twitter.com/personelilantc
BİZİ TELEGRAM'DAN TAKİP ET ►►►► https://t.me/personelilan
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Enflasyon, Döviz ve Vergi Politikaları Üzerine Erhan Usta'nın Görüşleri

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir