Eskişehir’de gerçekleştirilmesi planlanan ve Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır Maden tarafından yürütülen altın-gümüş madeni projesi, çeşitli sebeplerden dolayı gündemde önemli bir yer tutmaktadır. Proje, Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçe sınırlarında yer almaktaydı.
Ancak, projenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından iptal edildi. Bu karar, Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün web sayfasında duyuruldu.
Projenin iptaline giden süreç, çeşitli aşamalardan geçti. Eti Bakır Maden, ÇED için 12 Aralık’ta başvuruda bulunmuş ve 9 Ocak’ta bir ÇED toplantısının yapılması planlanmıştı. Ancak Eskişehir’deki sivil toplum örgütleri, çevre dernekleri ve genel kamuoyunun yoğun itirazları sonucunda, Mihalgazi’ye bağlı Alpagut Mahallesi’nde yapılacak olan ÇED toplantısı iptal edildi.
Projenin iptaline yönelik en önemli tepkilerden biri, CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü ve İbrahim Arslan tarafından geldi. Milletvekilleri, projenin bölgenin ekolojik yapısına ve halkın yaşam kalitesine olası zararlarına işaret ederek, “Biz madenciliğe karşı değiliz ama toprağı, havayı, suyu, gıdayı bitiren, öldüren, zehirleyen madenciliğe sonuna kadar karşıyız” ifadelerini kullandı. Ayrıca, projenin iptalini, Eskişehir’in ekolojik yapısını koruma adına önemli bir adım olarak değerlendirdiler.
Bu olay, Eskişehir ve çevre illerde yaşayan halk için önemli bir gelişme olarak kabul edilmekte. Cengiz Holding tarafından planlanan maden ocağı, cevher zenginleştirme tesisi, hazır beton tesisi ve su temin göleti gibi yapılarla bölgede geniş çaplı bir faaliyet yürütülmesi öngörülüyordu.
Proje, 4,5 milyar TL’lik bir bütçeyle, 672 hektarlık bir alanda gerçekleştirilmek üzere tasarlanmıştı. Bu alanda, madencilik faaliyetlerinin çevresel ve sosyal etkileri, bölge halkı ve çevre aktivistleri tarafından endişeyle karşılanmıştı.
Projedeki iptal kararı, yerel halk ve çevre aktivistleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Bu durum, çevresel koruma ve sürdürülebilir kalkınma arasında dengenin korunmasının önemini vurgulamakta. Aynı zamanda, yerel halkın ve sivil toplum kuruluşlarının çevre politikaları üzerinde etkili olabileceğini ve kamuoyu baskısının projelerin seyrini değiştirebileceğini göstermektedir.
Sonuç olarak, Eskişehir’deki bu gelişme, Türkiye’deki çevresel politika ve madencilik faaliyetleri konusunda önemli bir örnek teşkil etmekte. Bu olay, çevre koruma bilincinin artması ve yerel halkın çevresel meselelerde daha etkin bir rol almasının gerekliliğini bir kez daha ön plana çıkarmıştır.