İsrail-Filistin Çatışması: Nedenleri, Sonuçları ve Çözümü

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İsrail-Filistin çatışması, Ortadoğu’nun en eski ve en kanlı sorunlarından biridir. Her iki taraf da tarihi ve dini hak iddia ettikleri topraklar üzerinde egemenlik kurmak için mücadele ederken, uluslararası toplum da bu sorunu barışçıl bir şekilde çözmek için çaba göstermektedir.

Ancak son zamanlarda yaşanan şiddet olayları, bölgede barışın ne kadar uzak olduğunu göstermektedir.

Son Gelişmeler

İsrail-Filistin çatışması, 2023 yılının Nisan ayında yeniden alevlendi. İsrail polisinin Ramazan ayında Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemesi ve Doğu Kudüs’teki Şeyh Cerrah mahallesinde Filistinli ailelerin evlerinden zorla çıkarılması planı, Filistinlilerin büyük tepkisine neden oldu. Filistinli göstericiler ile İsrail güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda yüzlerce kişi yaralandı.

Bu olayların ardından Gazze Şeridi’ndeki Hamas örgütü, İsrail’e roket saldırısı başlattı. Hamas’ın organize ettiği inanılmaz bir saldırıda dört koldan roket fırlattığı bildirildi. İsrail de Gazze’ye hava saldırısı düzenleyerek karşılık verdi. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, “Savaş halindeyiz” diyerek saldırıların devam edeceğini duyurdu. Çatışmalarda şu ana kadar 300’den fazla Filistinli ve 10’dan fazla İsrailli hayatını kaybetti.

Çatışmanın Arka Planı

İsrail-Filistin çatışması, 20. yüzyılın başlarında başladı. O dönemde Filistin toprakları Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altındaydı. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın yenilmesiyle birlikte bu topraklar İngiltere’nin mandası altına girdi. İngiltere, Filistin’de hem Yahudilere hem de Araplara bir devlet vaat etti ancak bu vaadi yerine getiremedi.

1920’lerden itibaren Filistin’e Yahudi göçü arttı. Yahudiler, tarihi ve dini bağları olduğunu iddia ettikleri bu topraklarda bir yurt kurmak istiyorlardı. Aralarında siyonist hareketin de bulunduğu bazı Yahudi örgütleri, Filistinli Araplardan toprak satın alarak Yahudi yerleşimleri oluşturdular. Bu durum Filistinli Arapların hoşnutsuzluğuna neden oldu ve aralarında şiddetli çatışmalar yaşandı.

1947 yılında Birleşmiş Milletler, Filistin’i Yahudi ve Arap devletleri olarak ikiye bölen bir bölünme planı önerdi. Bu plana göre Kudüs, uluslararası bir statüye sahip olacaktı. Ancak bu plan hem Yahudiler hem de Araplar tarafından kabul görmedi. Yahudiler, kendilerine ayrılan toprakların yetersiz olduğunu, Araplar ise Filistin’in bölünmesine karşı çıktılar.

1948 yılında İngiltere’nin Filistin’den çekilmesiyle birlikte Yahudiler, İsrail Devleti’ni ilan ettiler. Bu ilan, Arap ülkelerinin tepkisini çekti ve İsrail ile Arap ülkeleri arasında bir savaş başladı. Bu savaşta İsrail, Filistin’in büyük bir bölümünü ele geçirdi. Filistinli Araplar ise ya mülteci durumuna düştüler ya da İsrail’in işgali altında kaldılar.

1967 yılında yaşanan Altı Gün Savaşı’nda İsrail, Sina Yarımadası, Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü de işgal etti. Bu topraklarda yaşayan Filistinliler, İsrail’in askeri yönetimi ve yerleşim politikalarına maruz kaldılar. Filistinliler, direniş örgütleri kurarak İsrail’e karşı mücadele ettiler. Bunlardan en önemlisi Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) idi.

1970’lerden itibaren bazı Arap ülkeleri ve uluslararası toplum, İsrail-Filistin sorununu çözmek için girişimlerde bulundular. 1978 yılında imzalanan Camp David Anlaşması ile Mısır, İsrail’i tanıdı ve Sina Yarımadası’nı geri aldı. 1993 yılında imzalanan Oslo Anlaşması ile İsrail ve FKÖ arasında karşılıklı tanınma sağlandı ve Filistin Özerk Yönetimi kuruldu. Ancak bu anlaşmalar, sorunun temelini oluşturan toprak, mülteciler, Kudüs ve güvenlik konularını çözmedi.

2000 yılında başlayan İkinci İntifada (Filistin Halk Ayaklanması) ile şiddet yeniden tırmandı. İsrail, Filistinlilere karşı askeri operasyonlar düzenledi ve Batı Şeria’da güvenlik duvarı inşa etti. Filistinliler ise intihar saldırıları ve roket atışları gibi eylemler gerçekleştirdiler.

2006 yılında Gazze Şeridi’nde yapılan seçimleri Hamas kazandı. Hamas, İsrail’i tanımayan ve silahlı mücadeleyi savunan bir örgüttür. Hamas’ın zaferi, Filistin Özerk Yönetimi’ni ikiye böldü. Batı Şeria’da FKÖ liderliğindeki El Fetih partisi, Gazze Şeridi’nde ise Hamas yönetimi hakim oldu. Bu durum, hem Filistin içinde hem de İsrail ile arasında çatışmalara neden oldu.

2014 yılında yaşanan son büyük çatışmada İsrail, Gazze’ye hava ve kara saldırısı düzenledi. Hamas da roket atışlarıyla karşılık verdi. Çatışmalarda 2 binden fazla Filistinli yaralınırken ve 70’ten fazla İsrailli öldü.

Olası Çözüm Yolları

İsrail-Filistin çatışması, tarihi, dini ve siyasi nedenlerle karmaşık ve çözümsüz bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunu çözmek için öne sürülen başlıca iki yaklaşım şunlardır:

İki devletli çözüm:

Bu yaklaşıma göre, Filistin toprakları üzerinde İsrail ve Filistin devletleri kurulmalıdır. Bu devletler, 1967 sınırlarına göre belirlenmeli ve Kudüs’ün statüsü müzakere edilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası toplumun ve Birleşmiş Milletler’in desteklediği bir çözüm yoludur.

Ancak bu yaklaşımın uygulanması için İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesi, Filistin’in siyasi birliğini sağlaması ve her iki tarafın da şiddeti sonlandırması gerekmektedir. Bu koşulların sağlanması ise oldukça zordur.

Tek devletli çözüm:

Bu yaklaşıma göre, Filistin toprakları üzerinde tek bir demokratik ve çok kültürlü devlet kurulmalıdır. Bu devlette Yahudiler ve Filistinliler eşit haklara sahip olmalıdır. Bu yaklaşım, Filistinlilerin büyük bir bölümünün ve bazı Yahudilerin savunduğu bir çözüm yoludur.

Ancak bu yaklaşımın uygulanması için İsrail’in Yahudi karakterinden vazgeçmesi, Filistinlilerin ise İsrail’in varlığını kabul etmesi gerekmektedir. Bu koşulların sağlanması ise neredeyse imkansızdır.

Bu iki yaklaşımın dışında, alternatif veya yaratıcı çözüm yolları da önerilmektedir. Örneğin, üç devletli çözüm, konfederasyon modeli, iki uluslu tek devlet modeli gibi fikirler tartışılmaktadır. Ancak bu fikirlerin de pratikte uygulanabilirliği ve kabul edilebilirliği sınırlıdır.

Sonuç olarak, İsrail-Filistin çatışması, hem bölgesel hem de küresel düzeyde barış ve güvenliği tehdit eden bir sorundur. Bu sorunun köklü bir şekilde çözülmesi için her iki tarafın da siyasi irade göstermesi, uluslararası toplumun da etkin bir rol oynaması gerekmektedir. Aksi takdirde, bölgede kan ve gözyaşı akmaya devam edecektir.

 
BİZİ TWİTTER'DAN TAKİP ET ►►►► https://twitter.com/personelilantc
BİZİ TELEGRAM'DAN TAKİP ET ►►►► https://t.me/personelilan
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
İsrail-Filistin Çatışması: Nedenleri, Sonuçları ve Çözümü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir