Türkiye’de gazetecilik mesleği, son zamanlarda karşılaştığı zorluklarla gündeme gelmeye devam ediyor. Yaklaşık bir yıl önce iktidar tarafından meclisten geçirilen ve gazetecilere yönelik uzun süredir devam eden tutuklama ve gözaltıları haklı çıkaran yasa, muhalefet ve basın meslek örgütleri tarafından “Sansür Yasası” olarak eleştiriliyor.
Önümüzdeki hafta, 8 Kasım’da, Anayasa Mahkemesi’nin bu yasa hakkındaki itirazı görüşmesi bekleniyor.
Gazeteciler Üzerindeki Baskılar Artıyor mu?
Son birkaç gün içinde, gazeteciler Tolga Şardan, Dinçer Gökçe ve Cengiz Erdinç, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla gözaltına alındı.
Cengiz Erdinç ve Dinçer Gökçe, adli kontrolle serbest bırakıldı, ancak bu durum, gazeteciler üzerindeki baskının arttığını gösteriyor mu?
Dezenformasyonla Mücadele veya Sansür Mücadelesi?
Muhalefet, dezenformasyonla mücadele bahanesi altında gazeteciler üzerinde baskı kurulduğunu savunuyor.
Yurttaşlar ve gazeteciler, doğru bilgiye erişim ve ifade özgürlüğünün korunması adına endişelerini dile getiriyor.
Yargıtay ve Yargı Kararları:
Gazeteci Sinan Aygül’e verilen 10 aylık hapis cezası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından onandı.
Gazetecilerin suçlu mu, yoksa sadece görevlerini mi yerine getirdiği konusundaki tartışmalar devam ediyor.
Anayasa Mahkemesi’nde Sansür Yasası:
Anayasa Mahkemesi, 8 Kasım’da sansür yasasının iptali başvurusunu görüşecek.
İptal kararı, halihazırda açılmış olan davalara ve soruşturmalara nasıl bir etki yapacak?
Sonuç: Gazetecilerin ve halkın, doğru ve güvenilir bilgilere erişim hakkını savunurken, Türkiye’de basın özgürlüğünün geleceği belirsizliğini koruyor. Anayasa Mahkemesi’nin 8 Kasım’daki kararı, sansür yasasının geleceği ve dolayısıyla gazetecilik mesleğinin Türkiye’deki durumu hakkında önemli ipuçları verecek.
BİZİ TWİTTER'DAN TAKİP ET ►►►► https://twitter.com/personelilantc
BİZİ TELEGRAM'DAN TAKİP ET ►►►► https://t.me/personelilan
