Türkiye'de Konut Hakları Krizi: Vekil Hamşıoğlu'ndan Çarpıcı İddialar

Türkiye'de Konut Hakları Krizi: Vekil Hamşıoğlu'ndan Çarpıcı İddialar
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’nin konut hakları meselesinde yaşadığı derin kriz, Tekirdağ Milletvekili Selcan Hamşıoğlu’nun dün yaptığı açıklamalarla bir kez daha gündeme geldi. Milletvekili Hamşıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın her bireye insan onuruna yaraşır bir şekilde barınma hakkı tanıdığını hatırlatarak, bu temel hakkın ihlal edildiğine işaret etti.

Hamşıoğlu, depremzedeler için öngörülen 298 konteyner alanının yarısının dahi tamamlanamadığına ve bu sürecin dört yıla yayılacağına dikkat çekti. Bu durum, Türkiye’de konut sorununun sadece fiziksel bir yapı sorunu olmadığını, aynı zamanda idari ve planlama eksikliklerini de gözler önüne seriyor. Özellikle, deprem sonrası çadır kentlerin plansızca su taşkını riski olan alanlara kurulmasının trajik sonuçlarına vurgu yapıldı.

Hamşıoğlu, konut sorununun çözülememesinin insan hayatına doğrudan etkilerine dikkat çekerek, Hatay Samandağ ve İskenderun’da yaşanan yangın felaketlerini gündeme getirdi. Bu trajediler, sadece malzeme ve finansal kaynakların yetersizliği sorununu değil, aynı zamanda insani ve etik sorumlulukların ihmali olduğunu ortaya koyuyor.

Milletvekilinin ifadeleri, Türkiye’deki konut ve barınma haklarının sadece seçim dönemlerinde gündeme geldiğini ve somut adımların yetersiz kaldığını eleştiriyor. Bu durum, toplumun en temel haklarından birinin politik bir araç olarak kullanıldığının altını çiziyor.

Son olarak, Hamşıoğlu konut inşasıyla ilgili süreçlerin şeffaflık eksikliğine ve yasal düzenlemelerin yetersizliğine dikkat çekerek, Meclis araştırması açılmasını talep etti. Bu talep, konut ve barınma sorununun sadece teknik bir mesele olmadığını, aynı zamanda derin bir sosyal ve politik sorun olduğunu gösteriyor.

Hamşıoğlu’nun bu çarpıcı ifadeleri, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu barınma ve konut hakları krizine dair acil eylem çağrısında bulunuyor. Konut haklarının ihlali, sadece fiziksel yapıların inşasıyla değil, aynı zamanda insani ve etik sorumlulukların yerine getirilmesiyle çözülebilir. Bu açıklamalar, Türkiye’de konut sorununun sadece bir inşaat meselesi olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir vicdan meselesi olduğunu gözler önüne seriyor.

Bu bağlamda, Hamşıoğlu’nun açıklamaları, Türkiye’de konut ve barınma haklarına dair ciddi bir tartışma başlatma potansiyeline sahip. Bu tartışma, sadece hükümetin ve ilgili kurumların değil, tüm toplumun bu temel insan hakkına sahip çıkması gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü unutulmamalıdır ki, barınma hakkı, her bireyin en temel ihtiyaçlarından biridir ve bu hakka saygı, bir toplumun medeniyet seviyesini gösterir.

Konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı;

”Dün yaşananlardan sonra konuya anayasal haklar üzerinden dikkat çekmenin çok da karşılığı olmadığının farkındayım. O yüzden sadece tarihe not düşmek üzere hatırlatıyorum: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir.

Dolayısıyla, bugün, burada, elbette depremzedelerimiz için öngörülen 298 konteyner alanının yarısının bile tamamlanamadığı ve bu hızla ancak dört yılda tamamlanabileceğinin anlaşıldığı hesapsızlığı da konuşuyoruz ama sadece bunu konuşuyor değiliz; kalıcı konutları bir yılda teslim sözüne rağmen 100 binlerce kişinin çadırlarda hayatta kalma savaşı vermesine yol açan, çadır kentleri çamura batacağı aşikâr tarlalara, su taşkını riski altındaki -ki ilk yoğun yağışta sele kapıldıkları- nehir kenarlarına kuran plansızlığı, en temel ihtiyaçlarının karşılanmasında sergilenen ihmali de konuşuyor değiliz sadece; aslında bugünkü temel meselemiz ihlal, en temel hakların ihlali.

Üstelik de bu hakların bizatihi onları korumakla yükümlü olanlar tarafından ihlali. Değerli milletvekilleri, bu tartışma bazen öyle yapılıyor ki sanki konuştuğumuz şey ayakaltında olmasını istemediğimiz bir eşyanın bir yerden bir yere taşınması. Halbuki eşya değil, insan; etten ve kemikten olan, eti sancıyan, kanayan, kemiği kırılan, acıyan, duyuları, duyguları olan, bu yüzden de konut sorununun çözülemediği her gün iklime bağlı olarak üşüyen, donan, hasta olan, yanan, kül olan insan. Bu temel detay atlandığı için herhâlde kimse korkmuyor yaşattıklarının sonuçlarından.

O yüzden barınma gibi bir temel hak ve ihtiyaç ancak oy zemininde dert ediliyor bizim ülkemizde. Seçimden önce teslim günü müjdeleniyor, oldubittiyle ihale yapılıyor, daha enkaz kaldırılmadan, arama kurtarma bile bitmeden bazı müteahhitler malzeme alımına başlıyor mesela, neye dayanarak? Neredeler şimdi afetten rant kapma yarışına giren bu müteahhitler?

Depremzedeler aç, açıkta beklerken onlar şu anda neredeler? Maliyet mazeretine sığınıyorlar, “Enflasyon.” diyorlar, ekonomik belirsizlik, Türk lirasındaki değer kaybı; hiçbiri değil hâlbuki asıl maliyeti ben söyleyeyim. Bu gecikmenin maliyeti daha geçenlerde Hatay Samandağ’da kaldıkları prefabrik evde çıkan yangında ölen 1 yaşındaki Doğan’ın canı, 4 yaşındaki İsacan’ın canı, İskenderun’da bir başka yangında kaldığı çadırda uyurken yanan 4 yaşındaki Elif’in canı. Bu maliyetin değil de inşaat malzemesinin altından kalkınmamaksa sahiden o müteahhitlerin korkuları Allah erdemden mahrum kılmasını insanı.

Son söz. Konut inşasıyla ilgili farklı kurum ve kuruluşların yetkilerinin KHK’yle tek bakanlığa devredildiği, itirazlara ilişkin hükümlerin uygulanmadığı, yer seçimi, altyapı, nüfus, hak sahipliği hiçbir konuda, hiçbir bilginin paylaşılmadığı süreçle ilgili olarak bir Meclis araştırması açılmasını geç kalmış da görüyor ve destekliyoruz.” dedi.

 
BİZİ TWİTTER'DAN TAKİP ET ►►►► https://twitter.com/personelilantc
BİZİ TELEGRAM'DAN TAKİP ET ►►►► https://t.me/personelilan
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Türkiye'de Konut Hakları Krizi: Vekil Hamşıoğlu'ndan Çarpıcı İddialar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir