Türkiye’nin enerji haritası, AKP’li milletvekillerinin TBMM Sanayi Komisyonu’nda jet hızıyla onayladığı ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran yeni maden kanun teklifi ile yeniden çiziliyor. İddialara göre, teklif Türkiye’nin denizlerini uzun süreli olarak Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) enerji projeleri için tahsis etme yolunu açıyor. Bu hamle, CHP’nin Gölge Enerji Bakanı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz tarafından “skandal” olarak nitelendiriliyor. Yavuzyılmaz, ayrıca teklifin, Akkuyu Nükleer Santrali için Rusya’ya yeni ayrıcalıklar tanıyan maddeler içerdiğini savunuyor.
15 Aralık 2023’te TBMM Başkanlığı’na sunulan stratejik ortaklık anlaşması ile BAE şirketlerine Türkiye’de deniz üssü rüzgar projeleri kurma imkanı sağlanıyor. Bu anlaşma, 2.500 megavat kapasiteye kadar projelerin hayata geçirilmesine olanak tanıyor. Yavuzyılmaz’a göre, Türkiye Cumhuriyeti, yatırıma uygun sahaları bulup 3 ay içinde BAE’ye bildirme yükümlülüğüne sahip. Anlaşma, Türk ve diğer ülke vatandaşı yatırımcıların, BAE şirketleri tarafından yönetilecek sahalara erişimini engelliyor.
Anlaşmanın ardından gelen yasa teklifi ile denizler ve göller üzerine imar planı gerekmeksizin santral kurulmasının önü açılıyor. Bu durum, özellikle Ege ve Akdeniz’deki CHP’li belediyelerin yatırımlardaki onay yetkilerinin kaldırılmasına yol açabilir. Yavuzyılmaz, Türkiye’nin denizlerini başka bir ülkeye “para için açmasını” eleştiriyor.
Rusya ile ilgili olarak Yavuzyılmaz, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) sökümü ve atık yönetiminden Rusya’nın sorumlu olduğunu, ancak yeni yasa teklifiyle bu sorumluluğun kaldırılarak tedarikçiye devredildiğini ifade ediyor. Ayrıca, Akkuyu NGS’nin bulunduğu alanda Rusya’nın hava savunma sistemi ve askeri üs kurma planlarına dikkat çekiyor.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin enerji politikalarında yeni bir dönemi işaret ediyor. Stratejik ortaklıklar ve anlaşmalar, ülkenin enerji güvenliği ve çevresel sürdürülebilirliği üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Kamuoyunda ve siyasi arenada tartışmalar sürerken, bu anlaşmaların uzun vadeli sonuçlarına dair endişeler de artıyor. Türkiye’nin enerji geleceği, stratejik ortaklıkların dengesinde şekillenirken, bu hamlelerin yaratacağı siyasi ve çevresel yankılar merak konusu olmaya devam ediyor.