Türkiye’nin gıda enflasyonu dünyada dördüncü sırada, dolar ve faizde belirsizlik sürüyor

Türkiye, geçtiğimiz yıldan bugüne bazı ürünlerde %300’e varan fiyat artışları yaşadı. Bu durum, enflasyon oranını yükseltti ve farklı toplum kesimlerinin alım gücünü etkiledi. Özellikle en yoksul kesim, gıda enflasyonunu çok daha şiddetli hissetti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’nin gıda enflasyonu dünyada en yüksek olan dördüncü ülke oldu. Venezuela, Arjantin ve Lübnan’ın ardından gelen Türkiye, hiperenflasyon yaşamış Zimbabve’yi bile geride bıraktı.

Dolar kuru 2.93 TL’ye sabitlenmek isteniyor ama tutulabilir mi?

Türkiye’nin bir diğer ekonomik sorunu da dolar kurunun seyri. Merkez Bankası, dolar kurunu 2.93 TL’ye sabitlemek istiyor ama bunu yapmak için elindeki araçlar azalıyor. Kur korumalı mevduat, turizm gelirleri ve enerji ithalatının azalması, döviz arzını kısıtlıyor.

İhracat gelirleri de Avrupa Birliği’ndeki ekonomik sıkıntılar ve TL’nin reel değer kazanması nedeniyle düşebilir. Ekonomi uzmanı, Kasım ve Aralık aylarından itibaren dolar kurunun daha da yükselebileceğini ve bunun enflasyon hesaplarını şaşırtabileceğini söylüyor.

Faiz oranları enflasyona yakın olmalı ama Merkez Bankası’nın eli rahat mı?

Türkiye’nin faiz oranları da belirsizliğini koruyor. Merkez Bankası, enflasyona yakın bir faiz oranı belirlemek istiyor ama bunu yaparken de kredi talebini ve reel sektörü dikkate almak zorunda. Faiz kararlarında iletişim eksikliği de piyasalarda tahmin yapmayı zorlaştırıyor. Ekonomi uzmanı, faiz oranlarının enflasyonla uyumlu olması gerektiğini ancak bunun için Merkez Bankası’nın elinin rahat olmadığını ifade ediyor.

Ekonomik sorunların çözümü için neler yapılmalı?

Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunların çözümü için neler yapılması gerektiği ise tartışmalı bir konu. Ekonomi uzmanı, gıda enflasyonunu düşürmek için tarım sektörünün desteklenmesi, dolar kurunu dengelemek için döviz rezervlerinin artırılması ve faiz oranlarını belirlemek için Merkez Bankası’nın bağımsızlığının sağlanması gerektiğini savunuyor. Ancak bu tedbirlerin alınabilmesi için siyasi irade ve toplumsal mutabakat gerektiğini de vurguluyor.