“Kötü beslenme ve stres etkiliyor”
7’den 70’e görülebilen bu hastalıklara 20’li, 30’lu yaşlarda normalden daha fazla görüldüğünden bahseden Dr. Kırdök, “Genellikle genetik olarak romatizmal hastalık yatkınlığı olan kişilerde görülür. Stresin yoğun olduğu dönemlerde, beslenmenin kötü olduğu kişilerde ya da bazı enfeksiyonların tetiklemesi, bazı antibiyotiklerin tetiklemesiyle ortaya çıkan bir çeşit ülser. Bulgu olarak en çok karın ağrısı ve ishallerle geliyorlar karşımıza. Özellikle ishaller kanlı ve iltihaplı, mukuslu dediğimiz sümükümsü oluyor. Hastalar günde 15-20 kez tuvalete çıkma ihtiyacı hissedebiliyor” sözlerini kullandı.
“Bu hastalık iyileşebilen bir hastalık”
Söz konusu iki hastalığın da ilaç yardımıyla tedavi edilebildiğinden söz eden Uzman Dr. Kırdök “Antibiyotik tedavisine rağmen devam eden ishallerde, bu amipli dizanteriyle vs. karışabiliyor, devam ettiğinde biz hastalara ileri tetkikler ve kolonoskopi uyguluyoruz. İkisinin de tedavisi benzer. Basamaklı tedavileri var; bazı hastalar ilk basamak tedaviyle hemen iyileşmeye dönebilir ama bazı hastalar biraz daha dirençli olabilir. O zaman bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, kortizon tedavileri devreye girebilir” açıklamasında bulunarak tedavi konusuna da değinmiş oldu.
Bu yöntemler uygulandığı takdirde çözülmeyen durumlarda ise daha detaylı ilaç tedavilerini tercih ettiğini belirten Dr. Kırdök, damar içine uygulanan ya da insülin benzeri enjeksiyonla uygulanan üst basamak tedavilerinden yararlandıklarını ifade etti. Söz konusu iki hastalığın tedavi edilmeye çok müsait hastalıklar olduğundan bahseden Dr. Kırdök, aynı şeker ve tansiyon hastaları gibi uzun süreli bir ilaç tedavisine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.