31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilecek yerel seçimler, Türkiye’nin siyasi arenası için kritik bir dönemeç teşkil ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile beraber, 2019 yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) kaptırılan büyükşehirlerde tekrar zafer kazanma stratejileri üzerinde yoğun bir çalışma yürütüyor.
Özellikle İstanbul, AKP’nin gündeminin en üst sıralarında yer alıyor. Parti kulislerinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun belediyecilik performansından memnun olmayan ve yaklaşık yüzde 10’luk bir muhalif seçmen kitlesinin, uygun bir adayla çekilebileceği düşünülüyor. 2019’da yaşanan kayıpların, aday seçim süreçlerinin ne kadar kritik olduğunu göstermesi, bu seçimlerde daha dikkatli bir aday profilinin belirlenmesini zorunlu kılıyor.
İstanbul ve Ankara’da belediye hizmetleriyle öne çıkan isimlerin aday gösterilmesi yönünde bir eğilim kazanırken, muhalefetin 2019’da sağladığı ittifakın 2024 seçimlerine taşınamaması, iktidar partisi için bir avantaj olarak değerlendiriliyor.
2019 yerel seçimleri sırasında İstanbul’daki oy farkının sadece 13 bin 759 olması ve tekrarlanan seçimlerdeki 800 binlik farkın tepki ve mağduriyet algısından kaynaklandığına dikkat çekiliyor. Parti kurmayları, ilk tur seçim sonuçlarını dikkate alarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayının profilini belirleme konusunda hassas bir yaklaşım sergiliyor.
Parti kaynaklarına göre, İstanbul’daki yüzde 10’luk muhalif ancak belediye hizmetlerinden memnuniyetsiz seçmen kitlesi, seçim sonuçları üzerinde belirleyici bir rol oynayabilir. Bu seçmen grubunun beklentileri, ulaşımdan çevre temizliğine kadar geniş bir yelpazede yer alıyor. Yapılan araştırmalar, bu grubun yüzde 46’sının, belediyecilik hizmetlerinden memnun olmadığı için farklı bir adaya yönelebileceğini gösteriyor.
AKP kurmayları, İstanbul’da yüzde 44-45 bandında olan oylarının, bu seçmen grubunun yarısını çekebilecek bir adayla rahat bir zafer elde edebileceğine inanıyor. Popüler adayların bu seçmen grubu tarafından tercih edilmediği ve 2019 seçimlerindeki hatalardan ders alınarak, siyasi kimliğiyle değil, belediyecilik hizmetleriyle ön plana çıkan isimlerin aday gösterilmesi gerektiği vurgulanıyor.